Emek Külür, sanatın insanın içinden gelen bir şey olduğunu ve kendisinin de çocukluğundan beri sanata bir yönelimi olduğunu söylüyor. Küçükken diğer çocukların sokaklara çıkıp oynarken kendisinin sokağa çıkmayıp evde hamura şekil vererek ortaya çıkan ürünleri boyadığını yani çocukluktan beri sanatla iç içe yaşadığını dile getiriyor. Hayal gücünün ve ellerinin sürekli olarak çalıştığını söyleyen Külür, Diş Hekimi olmasaydı da sanatçı olacağını söylüyor.Diş Hekimliğinin de bir nevi sanat olduğunu düşünen Külür, bu meslekte yapılan işlere sanatsal birer çalışma olarak bakmaktadır. Lise ve üniversite dönemlerinde hobi olarak resim yapan Külür, bir röportajında kendine 40 yaş hediyesi olarak cuma günlerini verdiğini, bu kendine ayırdığı cuma günlerinde tekrar resim yapmaya başlayacakken arkadaşlarının da heykel ile ilgilendiğini ve çok keyif aldıklarını anlattıktan sonra kendisi de heykel ile ilgilenmeye başlamıştır.
Emek Külür Şiir Sanatı İle İlgilenir mi?
Emek Külür ilk olarak 1 Mayıs 2010 yılında motosiklet kazasında vefat eden kardeşinin ölüm yıl dönümünde şiir yazmıştır.Emek Külür şiir sanatı ile ilgilenir. Annesi ve kızı kardeşi için hayır yapmak üzere evden ayrıldıkları zaman kardeşinin Facebook hesabına giren ve eski paylaşımları okuyan Külür, o zamana kadar hiç yazmadığı sayfasına şiiri yazıp göndermiştir. Aynı dönemde babasını kaybettikleri için tek başına büyüttüğü kızı Yasemin Külür için de şiir yazmıştır.
Emek Külür’ün Yazdığı Şiirler Nelerdir?
Emek Külür’ün iki tane şiiri bulunmaktadır.Vefat eden kardeşine yazdığı şiir;
Geldi yine o gece hücrelerim hatırladı ben ne kadar unutmak istesem de
Zamanla yokluk niye büyür?
Hep niye bu tersine denge ,
En çok kızımın dudaklarını seviyorum seninkilerin aynı diye,
En çok Bezo‘nun yaramazlıklarını seviyorum aynı sen diye,
Aynada en çok gözlerimi beğeniyorum gözlerimiz aynı diye,
Haksızlıklara öfke patlamalarımın ardından hep kızıyorum içimden aynı sen diye,
Kardeş ayrı bir şeymiş canından diye.
Emek Külür’ün kızı Yasemin Külür’e yazdığı şiir;
Kızıyorum geçiyor,
Yoruluyorum geçiyor vazgeçiyorum geçiyor,
Özlüyorum geçmiyor,
Seviyorum bitmiyor,
Kokluyorum yumuşacık esiyor sarılıyorum içime doluyor,
Neden kızına hayat adanır anlaşılıyor.
Emek Külür Şiirlerinde Hangi Konulara Değinmiştir?
Emek Külür 1 Mayıs 2010 yılında motosiklet kazasında kaybettiği ve gece üçte vefat haberini aldığı kardeşinin kaybetmesinden kaynaklanan derin duygularını ve babasını kaybettikleri için tek başına büyüttüğü kızı Yasemin Külür’e olan sevgisinin yoğunluğu ile şiir yazmıştır. Emek Külür yazdığı şiirlerde özlem ve sevgi konularına değinmiştir.
Emek Külür Heykel Eserleri Nelerdir?
Tarihin eski çağlarında başlayan heykelcilik günümüzde de önemli sanat dalları arasında yer almaktadır. Heykelciliğe olan ilgisi ve sevgisi ile bilinen Emek Külür birçok heykel ürünü ortaya koymuştur. Emek Külür’ün heykel eserleri yapısal olarak incelendiğinde cam ve bronz maddelerinin birleşimiyle ortaya çıkan eserlerdir. Oldukça farklı bir yapım tekniğe sahip olan bu eserler cam ve bronz gibi birleşimi zor olan iki maddeden oluşmaktadır.Emek Külür heykel yaparken herkesin bronz kullandığınız fakat kendisinin de dediği gibi hem hayalgücü hem de elleri çalışan bir sanatsever olarak heykellerine farklı bir pencereden bakarak kendisinden bir şey koyması gerektiğini düşünmüş ve camı bronz ile bir araya getirerek heykel eserlerini oluşturmuştur. Emek Külür, heykel eserlerinde genel olarak balık motiflerini kullanmaktadır.
Emek Külür Diş Hekimi kimliğini sanattan bağımsız görmemektedir. Zaten yıllarca işi gereği diş tedavileri yaparken hemen hemen her gün heykeltraşlık sanatını icra ettiğini fakat heykeltraşlığı diş hekimliğinden ayıran en belirgin özelliği olarak üç boyutlu olarak yaptığı eserin yaratma hissinin ve heykeltraşlıktaki özgürlüğün çok kuvvetli olması olarak tanımlıyor.
Emek Külür’ün 40 yaşındayken çok yakın 2 arkadaşı heykel yaptıklarından ve bundan çok zevk aldıklarından bahsetmişlerdir ve arkadaşları ile beraber kendisine uygun bir zaman yaratarak kursa gitmeye başlamıştır. Sonrasında kursta söylenenleri yapmak yerine daha özgür ve keyif almak istediğini söyleyerek serbest çalışmaya başlamıştır.Kurstaki hocası yaptığı heykel eserlerinden birinin karma sergiye katılabileceğini söylemiş ve heykel Paris’te Lauvre Müzesinde sergilenmiştir. Sonrasında orada üç tane bronz madalya kazanmıştır.
Emek Külür’ün heykeltıraşlıkta en çok sevdiği özellik kendi adı gibi emek istemesidir. Bu emek sarfiyatı sırasında iç huzur bulma ve sakinleşme de Emek Külür’ün heykeltıraşlıkta en çok sevdiği özellikler arasında yer almaktadır. Hayal gücünü somuta dökmeye olanak sağlayan heykeltıraşlık, Emek Külür için aynı zamanda iyi ve kaliteli bir zaman doldurucu olarak görülmektedir.
Emek Külür’ün 80’e yakın balık heykeline sahiptir. Emek Külür’ün heykel eserlerini bronz ve cam malzemelerini birleştirerek oluşturmaktadır.Balık motiflerini tercih etme sebebi olarak ”Bronz ve camı birleştirirken kütle değil de uçuş uçuş bir şey olmasını istedim ve o an aklıma balık geldi figür olarak. Çünkü balığın yüzgeçleri var ve istediğin kadar şekil verebilirsin rötuş yapabilirsin. İstediğim görüntü bu olduğu için balık yaptım” ifadelerini kullanıyor. Emek Külür’ün çoğunluğu balık motiflerinden oluşan sayıda heykel eseri yer almaktadır. Bir röportajında “İki tane beyefendi geldi benimle konuşmak istediklerini söylediler. Balıklar çok güzel dediler. Bu balıklar koi balığı dediler. Kafam karıştı bunları kendimin yaptığını ve cinsini bilmediğimi söyledim. Dediler ki bu balıklar çok özel balıklardır. Japonya da akıntının tersine yüzebilen ve kaynağa ulaştığında ejderhaya dönüşen bir hikayesi olan kutsal sayılan balıklarmış. Ve koi balıkları azmin başarının emeğin simgesi imiş. Benim balıklarım yani eserlerim hep tek tür.” demiştir.
Emek Külür Ne Kadar Süredir Sanat İle İlgilenmektedir?
Emek Külür çocukluğundan beri sanat ile ilgilendiğini söylemektedir. Diğer çocuklar gibi sokakta oynamak yerine hamurlara şekil verdiğini ve sonuç ürünleri boyadığını dile getirmiştir.Eğitimci bir ailede büyüyen Emek Külür sanatın insanın içinden gelen bir şey olduğunu söyler. Lise ve üniversitede okuduğu yıllarda resim ile ilgilenen Külür, sonrasında mesleği olan diş hekimliğinin de sanat ile içkin olduğunu hayal gücünün ve ellerinin sürekli olarak çalıştığını söylemektedir. Sanatın bir çok dalı ile ilişkisi olan Emek Külür bir dönem müzik ile ilgilenmiş çello öğrenmeye çalışmıştır. Yine içinden geldiği için vefat eden kardeşi için ve babasını kaybettikleri için tek başına büyüttüğü kızı Yasemin Külür için şiir yazmıştır. Mesleğinin de getirdiği yatkınlık ile 40 yaşından beri heykel sanatı ile ilgilenen Külür hala heykel çalışmalarına devam etmektedir.